İslam ülkelerine müdahale ve sonraki süreçte döşenen km taşlarına bakıldığında, Sünni bölgelerde SELEFİ/VEHHABİ çizgide keskin hatları olan Sünni Müslüman ülkeler üretiliyor… Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirliği, Lübnan ve darbeyle işbaşına getirilen (hanımı çarşaflı) Sisi’nin Mısır’ı bir yanda; diğer yanda ise sözde ABD düşmanı gibi gözüken İran’ın önü açılarak Şiî hilali denilen hatta güçlenen ve yayılan Şii kantonları…
Her iki gurup ise sahih, Kur’an ve sünnet çizgisinden uzak, keskin, marjinal hatlar taşımaktadır. Selefi/ Vehhabi hattı o kadar ki, el-kaide, Deaş, Boko Haram gibi terör örgütlerini üretti. Şii dünyası ise Haşti şabi, Hizbullah, Taliban… Cübbeli Ahmet hoca, ilginç bir iddia ile Türkiye’de 2000 civarında selefi dernek kurulduğunu söyledi. Diğer taraftan, İrancı ve alevi gurupların, nasıl Esed yanında yer aldığını, Süleymani’nin ölümü sonrası nasıl tepkiler verdiğini dikkatle izledik.
Nihai hedef, 150 yıllık plan, büyük Şii-Sünni savaşıdır. Duamız ve gayretimiz bu savaşı önleyecek çalışmalar içinde olmaktır.
Milletimiz, bir çok deneyimden ve tecrübeden geçti. Maraş, Çorum, Sivas olayları şu yazdıklarımdan bağımsız değildir. 15 temmuz işgal girişimi de öyle… Bu irfan geleneğimiz ile tezgahlanan badireyi de atlatacağımıza yürekten inanıyorum. Ancak düğmeye basıldı ve kan dökülmesi ve çatışmalar devam ediyor. Azdan çoktan ucu bize bulaştı, daha da bulaşacak…
Bu kanlı ve kirli projenin anti tezi Anadolu’nun bin yıllık irfan köklerimiz olan, Hoca Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş Veli’nin tasavvuf dilini ve çizgisini etkin hale getirmektir…
***
İsmail Çelik