Son günlerde tüm dünya da salgın bir hastalık olarak bilinen coronavirüsün,Çin kaynaklı olduğu söylenmektedir.Dünyayı etkileyen coronavirüs’ü iki farklı şekilde yorumlayabilirim.
Bir:coronavirüs’ün,laboratuar ortamında bilim adamları! tarafından geliştirilmiş,125 nanometre büyüklüğe sahip olduğu, şu aşamaya kadar kanıtlanmış etkin bir tedavinin olmadığı, akciğerlerde hasar meydana getirerek ağır solunum yolu yetersizliğine sebep olduğu, 60 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanlarda ölüm oranının yüksek olduğu,insandan insana rahatlıkla bulaşan gözle görülmeyen bir mikrop olarak tanımlanmaktadır.
Örneğin:Bir gram şarbon bile havaya karışsa yüzlerce kişinin ölümüne sebebiyet verebilmektedir.Kim ne derse desin 21. yüzyılın savaşları (Şimdilik) biyolojik kaynaklı olacaktır.Gün gelir coronavirüs dedikleri bu salgın hastalığın laboratuar ortamında geliştirildiği ortaya çıktığında,bunu sürpriz olarak algılayanlara belki de günaydın diyeceğiz.Eğer yanılıyorsak sonucunu kabulleneceğiz.Yeni dünya düzeninde emperyalist güçlerin(Yasal olarak kurulmuş olmasa da)her zaman daimi üyesi olma başarısını ! gösterenler silah ve ilaç sektörünü elinde tutanlar olmuştur.Bu düzen ekonomilerini en üst düzeyde tutmak için toplu ölümleri dahi hiçe sayarak biyolojik bir harbin demosunu piyasaya sürmüş olabilirler.
Silah sanayi yıllardır (Tahrip gücü yüksek bombalar ile) insanları önce öldürerek sonra ölmemek için öldürterek silahlarını kendi sınıflandırmalarına göre 2.veya 3.dünya ülkeleri olarak tabir ettikleri ülkelere satarak ekonomilerine güç,dünya ya korku salmışlardır.Bazen Sektör strateji değiştirerek öldürmekten ziyade yaralamayı da amaç edinebilmektedir.Bu strateji değişikliği sonucunda ilaç sektörü pençesine bırakılan hasta,engelli ve yaralıları tam olarak iyileştirmeyi düşünmeden bireylerin alın terlerini son nefeslerine kadar sömürerek,sektörün çarklarını gıcırdatmadan döndürebilmeyi başarıyorlar!
Sektör yıllardır silahların,öldürmeyip süründürdüğü insanlara,sizleri tedavi ediyoruz imajı vererek kazandığı sermayesinin rotasını değiştirmiş,bu sefer biz istersek ateşli silahlar gibi yakıp yıkmadan meşakkate girmeden insanları öldürebileceklerini,sonrada öldürmeden tedavi edebileceklerini, kim ne konuşursa konuşsun son sözün kendileri tarafından söylenebileceğinin mesajını da veriyorda olabilir.Ayrıca sektör harici bu tür silahları elinde bulundurarak kullanmaktan kaçınmayan ahlak fakiri,stratejik politika uygulayan devletler,kendileri tarafından sınıflandırdıkları ! 2.veya 3. dünya ülkelerine karşı dikta politika uygulayarak, itaat et kurtul dayatmasını daha da etkin kılmak için biyolojik silahları devreye (canlılara zarar vermek için bilerek kullanılan bakteri, virüs vb. bulaşıcı ajanlardır)sokarak ilk hamlesini yapmışta olabilir.
Kesin olduğunu düşündüğüm olgu,bu salgını tek başına küresel gücü elinde bulunduran ilaç sektörünün de yapabileceğidir.Bu ihtimali zayıf görenler bir veya bir kaç devletin ortak menfaatler etrafından birleşerek ilaç sektörü ile anlaşıp ortak hareket etmiş olabileceğini aklımızın bir köşesine yazmaktan yarar vardır.Biyolojik silaha sahip olanlar,ateşli silah ve bombalara nazaran neredeyse hiçbir maliyeti olmayacak kadar küçük bir virüsü,hedef olarak seçtiği kitleye kansız fakat acı,ızdırap ve kalıcı hastalıklar vererek çok kısa bir zamanda insanları öldürmeye odaklanan virüsleri bir şekilde salgın olarak topluma yararak hem gözleri üzerlerinden uzaklaştıracaklar hem de sessiz sedasız yeni bir dünya düzeni ne geçişi sağlayabilecekler.Bu yeni dünya düzeni bazen coğrafyaların yeniden şekillenmesinden tutunda, manda ve himayeyi gönüllü olarak kabul edecek (Etmek zorunda kalacak) devletcikleri arzuluyor da olabilirler.
Sözün özü şudur ki;şimdilik 21.yüzyılda savaşlar silah ve ilaç sektörünün güçlü kılınması için yapılmaktadır.Silah sanayi ekonomilerini hep tavan yaptırmak için öldürür, öldürtür neticede kasasını doldurur.İlaç sanayi ise silah sektörünün öldürerek ve yaralayıp bıraktıkları ile tarımda GDO.ların oynanmasıyla vücutta tahribatların oluşmasıyla hastalıklar çoğalmış, bunu fırsat bilen ilaç sanayi ise tam iyileştirme yöntemini tercih etmeden pazardaki payımı nasıl arttırırım,değirmenime suyu akıtmaya nasıl devam ettirebilirimin endişe ve kaygısını taşımaktadır.
Dünya piyasasını ele geçirmek isteyenlere karşı gözdağı olarak coronavirüs sipariş üzerine bilim adamları ! tarafından geliştirilmişte olabilir.Bu çarkın dişlileri arasında şimdilik tam olarak hissedilmese de,gıda ve su sektörünü ele geçirmeye çalışan ahlak fakirlerinin de yer almak için can attıklarını göreceğiz.
Allah dili,dini,ırkı,mezhebi her ne olursa olsun tüm dünyayı saran bu salgında mazlum ve kimsesizleri koruyup kollasın.
Selam ve dua ile
*Kendi tabirimle buna nanometrevirüs(Yanlış bir tanım olabilir) diyorum.
*İkinci bir sebebin ilahı bir ceza olabileceği ile ilgili düşüncelerimi bir başka yazımda aktaracağım inşallah.
***
MEHMET AKİF CAN