Maarif Anadolu Lisesi’nde mesleki kariyer günleri kapsamında okul rehberlik ve psikolojik danışma servisi tarafından, “Nasıl Yani? Bankacılıktan Çiftçiliğe mi?” başlığıyla Ümit Uçar’ın katılımı ile çevrim içi söyleşi gerçekleştirildi.
Program moderatörlüğünü okul rehber öğretmenleri Muhammed Buluntu ve Fatih Akçakale beraber yaptı.
Okul Müdürü İbrahim Halil Kaymaz’ın selamlama konuşması ile başlayan programda Kaymaz özetle şunları ifade etti: “Bazı meslekler vardır. Herkesin ilgi odağıdır. Tıp, hukuk, mühendislikler gibi. Toplumun büyük bir kısmını hizmet sektöründe çalışmak istiyor. Fakat hizmet sektöründe iş alanı sınırlı. Üniversite sınavlarına yaklaşık 2 milyon öğrenci giriyor. Genel olarak ilk 100 bine giren öğrencilerin iyi bir meslek sahibi olacağına inanılıyor. Peki geriye kalan 1milyon 900 bin gence eğitim sistemimiz ne vadediyor. Bugün biraz da bu konuyu konuşmaya çalışacağız. Programımıza katılan herkese teşekkür ediyoruz.”
Program bankacılıktan çiftçilik sektörüne geçiş yapan Ümit Uçar’ın konuşması ile başladı. Uçar özetle şunları söyledi:
“Herkes kendi tercihlerinin sonucunu yaşar. Mesleki tercihlerimiz de öyledir. Ya sevdiğimiz işi yapacağız. Ya da seçtiğimiz işi seveceğiz.
Memur bir ailenin çocuğuyum. Benim de memur olmamı istiyorlardı. Bu durumun benim gibi işletme okuyan birisi için dezavantajları oldu. 8-5 mesai formatı çok da hoşuma giden bir çalışma formatı değildi. Fabrikada işçilik, gazete dağıtıcılığı, bir çok iş deneyimim oldu. Uzun yıllar da bankacılık sektöründe çalıştım. Bankacılık kariyerim sürecinde de şunu öğrendim: standart bir hayat beni yıpratıyor ve mutsuz ediyor.
Üretime katkı sağlamak istiyorsak sevdiğimiz iş için mesai formatından çıkmamız gerekiyor. Bu durum sadece kişisel bir durum değil ülkemizin ekonomisi açısından da böyle.
Gazete dağıtıcılığı yaparak iş hayatına atıldım. Sigorta yok maaş asgari ücretin yarısı. Onu da bazen alabiliyorum bazen alamıyorum. Hiç unutmam gazetelerini dağıttığım esnaf battı. Maaş içerde kaldı. Bana maaş yerine gazetenin okurlarına hediye ettiği kitap setini verdiler.
Çok büyük veya çok zengin olmaktan ziyade yaptığında mutlu olacağın işi yapmak daha önemli. Ne kazanırsanız o kadar harcarsınız. Kazanmanın üst limiti yok. Ve tabii ki harcamanın da. Para bizi mutluluğa götüren araç olmalı amaç olmamalı!
Eğitim hayatıma gelince; üniversite ile bağımı hiç koparmadım. Çeşitli bölümler okudum ve halen de okumaya devam ediyorum. Çünkü; hayat öğrenmeyi ve kendini geliştirmeyi mecbur kılıyor.
Meslek tercihi yaparken genelde aile yaşantısı ve aile beklentileri öne çıkar. Bizim ne yapmak istediğimiz ya da ilgi ve yeteneklerimiz çoğu zaman gözardı edilir. Bu nedenle ilgi ve yeteneğinizi bilmeden bir alana, mesleğe zorla yönelirseniz hayata 1-0 geriden başlıyorsunuz. Yaşadıklarım sevdiğim işi yapmam gerektiğini öğretti bana. Her ne kadar 1-0 geriden başlasam da önümüzde uzun bir hayat var. Yıllar sonra pişman olacağım bir işi yapmaktansa her gün seveceğim, mutlu olacağım işi yapmak istiyorum.
Hayallerimde bir müdür yada patrondan emir almak yerine bir gün kendi işletmemi kurmak vardı. Zamanla çalıştığım bankada sürekli görev yerimin değişmesi, beni buna zorladı. Bankada çalışıp biriktirdiğim para ile aldığım evimi sattım.Çilek fidesi satın aldım ve sera kurdum. Şimdi sabah alarm çalmadan uyanıyorum önceden akşam mesaileri çok zor gelirdi şimdi sabahlara kadar serada kalsam bile mutlu oluyorum.
Hayat tekdüze bir yaşam alanı değil gençler yada yaşınız ilerlese bile bazı şeyler sizi mutlu etmiyorsa bırakmayı ve mutlu olacağınız her gün uyanmak için fırsat kollayacağınız bir iş yapmanız gerekiyor bu nedenle kendinizi tanıyın ve şimdiden gelecek için adım atın.