Elbistan Nakibzade Münir Ağa Konağı Etnografik Sanal Müzesi Projesi için Prof. Dr. Abbas Ketizmen, bölge içinde bir ilk olacak Elbistan Gravürleri resim çalışmalarına başladı.
- yüzyılda Hollanda’da geliştirilen gravür sanatı, tarihi bilgi, belge ve kaynaklarının çok önemli görselleri oluşturmaktadır.
Gravür, geçmiş zamanlardaki hayat izlerinin, kültürün, yaşam, mekan ve öykülerin belirgin özellikleriyle ve duygularıyla göz önünde canlandırılması ve zamanına uyumlu olarak resmedilmesidir. Geçmişten geleceğe tarihi dokuyu betimleyen en önemli sanatsal eserler olarak bilinmektedir. Bir resmin gravür tarzında resmediliş şekliyle betimlenmesi ise tarihi değer etkisini yansıtması bakımından önemlidir.
Bilim ve sanat alanında uluslararası başarılara imza atmış bir hemşehrimiz olan Abbas Ketizmen, Gazi Üniversitesi Teknoparkındaki Ar-Ge kuruluşunda “Tarihi Evi Elbistan Nakipzade Münir Ağa Konağı Etnografik Sanal Müzesi” projesinin de yürütücüsüdür. Açıklamalarına göre; herhangi bir destek talebinde bulunulmadığı ve tamamını kendi öz kaynaklarıyla bütçelendirdiği projede, Elbistan gravür resimleri, informatik bilgi kaynaklarının en önemli görsellerini oluşturmaktadır.
Elbistan Gravür resimleriyle görsel kaynağına erişilemeyen tarihi bilgi, öykü ve olaylar zaman ve mekana en uyumlu ve doğru biçimde resmedilmektedir.
Elbistan için 1400-1900 yılları arasındaki 500 yılın değerlendirileceği gravür tasarımları, Elbistan tarihi ve kültürüne dair, değerlerin, otantik, endemik varlıkların ve mitolojik öykülerinde yer aldığı özgün tasarımlardan oluşmaktadır.
Üstteki pano taslakları, gravür eskizleri niteliğinde olup, orjinalleri ayrıca yeniden üretim tekniğiyle ve gravür aslına uyumlu olarak 140×200 cm boyutunda, hiperrealist uygulama ile tuval üzerinede resmedilecektir.
Büyük boy çalışmalarında, akrilik ve yağlı boya teknikler kullanılacaktır, Fantastik-realist tarzda panoramik ve detay görselleriyle hazırlanmaktadır. Büyük boyutlu panoda yüzlerce detay ve figür yer almaktadır.
Tamamlandığında sanal ortamdaki müze panosundaki her öykü ve tasarımın içindeki her bir alan veya figür üzerine dokunulmasıyla ona ait informatik bilgilerle donatılmış büyük boyutlardaki yeni bir görsel açılacaktır.
Bu yeni görselde tekrar yeni figürler ve öykülerden oluşan daha detaylı tablo görselleri açılacak şekilde projelendirilmiştir.( Alttaki numaralandırılmış illüstrasyon örneğinde olduğu gibi)
Ekteki resim gravür illustrasyonunda; 1400’li yılların başında Dulkadiroğlu Beyliği döneminde, Nakibul Eşraf ailesinden Es Seyyid Nurullah Çelebi’nin Elbistan’a daveti de tasvir edilmektedir.
Ekte, 2 numaralı simgeye dokunulduğunda, sanal ortamda açılan köprübaşı tablosundan detay.
İşte ekteki gravürden detay açıklamaları
- Güneşin doğduğu beşik dağı, Nurhak Dağları, Gavur Bağları, Pınarbaşı, üzümler, hacamız armutları
- Şehrin giriş kapısı olan “Köprübaşı” ve şehrin etrafını saran küçük ve büyük Ceyhan Nehirleri
- Elbistan’da kale olarak adlandırılan tümülüs üzerindeki Dulkadiroğlu Sarayı ve altında Selçuklu Hamamı (Büyük görselleri mimari tarzına uyumlu resmedilmiştir)
- Ulu camii
- Üç kademeli eski kale surları.
- Misyonerlerin notlarında geçen harabeler
- Arkeoloji müzesindeki Elbistan’a ait Hitit aslanı heykelleri
- Yöresel ve endemik bitki ve meyveler (yöremize has pembe gül (Halep Gülü)
- Elbistan mitolojisine örnek olarak, anlatılan öykülerde ve gizlilerde kalmış su perisi tasviri ve hemen yanında (geçmişte su perisine benzetildiğini düşündüğüm) Elbistan su samuru (su iti) tasviri
- Yedi uyurlar
- Marabuz kalesi ve develerin geçtiği tarihi İpek Yolu (Hurman yolu)
- Şardağındaki “Dede” tümülüsü (haberleşme, işaret ateşinin yakıldığı kule)
- Annesi tarafından Elbistanlı olan Yavuz Sultan Selim Han.
- Dulkadiroğlu beyinin Nakibul Eşraf Nurullah Çelebi’yi şehre daveti.